52. Sayı Çıktı! Evde Kal Kırmızı Beyaz'sız kalma.

Mehmetçiğin Zırhı Altay Tankları

Tüm bu milli yatırımlarla güçlendirilen Türk ordusu Türkiye’nin birliğini, güvenliğini ve bağımsızlığını koruyor. Gücünü milletinden alıyor hem kendi gururlanıyor hem milleti gururlandırıyor.

Devletler yaklaşık 5000 yıldan beri dünyanın en güçlü ve en geniş örgütlü yapılarıdır. Devleti diğer
örgütsel yapılardan ayıran en önemli özellik ise sahip olduğu aygıtları (askeri, ekonomik vb.)
kullanabilme kapasitesidir. Yaşamın başlamasıyla birlikte, insanlar ve daha sonrasında kurulan
devletler hayatta kalma mücadelesi verdiler. Böylece insanların ve devletlerin saldırılara karşı
kendilerini korumaları meşru bir hak olarak ortaya çıktı. Geçmişte savunma gücünde nicel olarak
üstünlük sağlayan devletler varlıklarını devam ettirebildiler. Fakat 18. yüzyılın sonlarında başlayan
Sanayi Devrimi ile gelişen ülkelerin karşısında nicel üstünlük tek başına yetmiyordu. Sanayileşen
ülkeler hem ekonomik hem de askeri bakımdan büyük ilerlemeler kat ettiler. Eskimiş askeri
mühimmata ve orduya sahip olan ülkeler ise belli bir yere kadar güvenliklerini sağlayabildi.
Sağlayamayanlarsa sömürü olmaya mahkûm kaldı.
Bugün ise devletlerin bağımsız bir şekilde hayatta kalmalarının yolu savunma sanayisinin gücünden geçiyor. Günümüzde kendi savunma sanayisini kullanan ve geliştiren devletler hem yurt içinde hem de yurt dışında bağımsızlık bayrağını sallayabiliyor. Milli savunma sanayi ülkeye güvenlik ve tam bağımsızlık getiriyor. Aynı zamanda büyük boyutlarda kaynak gerektiren savunma ihtiyaçlarının ülke içinden karşılanması ülkeye ekonomik ve sosyal refah sağlıyor; ülkenin bilim, teknoloji ve sanayi yeteneklerinin yükseltilmesine katkıda bulunuyor.


Parlayan Yıldız: Türk Savunma Sanayimizin Öyküsü


Türkiye açısından milli savunma sanayisinin tarihi cumhuriyet döneminde başlamıştır. “Tam
Bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifedir” diyen Mutafa Kemal Atatürk; bu sözüyle
devleti oluşturan siyasi, mali, iktisadi, askeri vb. bütün yapılardaki bağımsızlığı kastetmişti. Büyük
fedakarlıklarla ve Mehmetçiğin kanı ile kurulan Türkiye’nin devamı ve sürekliliği için tam
bağımsızlık şarttı. Savaştan yeni çıkan ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde milletin büyük bir
kısmı tarımla uğraşıyordu. Sanayileşme neredeyse yoktu. Var olan sanayi işletmelerinin hepsi
yabancıların elindeydi. Yeni kurulan devletin ekonomik yapısını konuşmak ve yeni bir yol haritası
çizmek için 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi toplandı. Bu Kongre Türkiye’deki sanayileşme
atılımlarının başlangıcı sayıldı. Bu dönemde yatırımlar devlet eliyle oldu ve teşvik kanunları ile milli
yatırımlar desteklendi. Ankara’da bakım-onarım atölyesi ile Yavuz gemisinin bakım-onarımı için
Gölcük Tersanesi açıldı. Haliç’te tamamı yerli sermaye ile Türkiye’nin ilk özel sektör savunma sanayi fabrikası kuruldu. Türk Hava Kurumu tarafından Ankara’da havacılık sanayisinin ilk büyük girişimi olarak kabul edilen uçak fabrikası açıldı. Burada çok sayıda eğitim ve nakliye uçakları üretildi. 1923’te başlayan milli atılımlar, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ve Türkiye’nin NATO’ya
girmesi ile son buldu. Artık Türkiye Amerika’dan aldığı yardımlar ile emekleme dönemindeki
savunma sanayisini durdurmuş ve Amerika’nın kontrolüne sokmuş oldu. Aynı zamanda bu yıllarda Cumhuriyet döneminde açılan fabrikalar ya başka alandaki fabrikalara devredilmiş ya da kapatılmıştır. Örneğin; Türk Hava Kurumu uçak fabrikası önce Makine ve Kimya Enstitüsüne sonra da tekstil fabrikasına devredilmiştir. Truman yardımlarının Türkiye’ye belli şartlar çerçevesinde akıtıldığı yıllar hazıra alışan hükümet Kıbrıs Harekatı’nda ilk defa bu yardımların sıkıntıları ile karşı karşıya kaldı. 1974’te Kıbrıs Harekâtı sırasında müttefik ülkelerden alınan silahların kullanılması başta Amerika olmak üzere birçok ülke tarafından engellenmeye çalışıldı. Yaşanan bu sıkıntıdan ve karşımıza çıkarılan bütün bu engellemelerden sonra savunmaya yönelik ihtiyaçlarımızın giderilmesinde başka ülkelere bağımlı olmanın yarattığı olumsuz sonuçlar çok açık bir biçimde gün yüzüne çıkmış oldu. 1974 yılında Kıbrıs Harekâtının sonucunda Türkiye’ye karşı uygulanan ambargoya tepki olarak Kara Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı, Deniz Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı ve Hava Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı adında vakıflar kuruldu. Bu vakıflar tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda; HAVELSAN, ASELSAN ve ASPİLSAN gibi devlet sermayesine dayalı yatırımlar gerçekleştirildi. 1985 yılına gelindiğinde TSK’nın modernizasyonu ve savunma sanayisinin geliştirilmesi amacıyla Savunma Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kuruldu ve bu kurum daha sonra 1989 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı adı ile yeniden yapılandırıldı. Kurulan Başkanlık ile Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaç duyduğu harp araç ve gerecinin mümkün olduğunca Türkiye’de üretilmesi amaçlandı. 1974 yılında Türkiye’nin zorunluluklar sonucunda başlayan milli atılımlar, başarılı işlerle bugünlere geldi. 2000’li yıllarda TUSAŞ, ASELSAN, MKE gibi kurumlar Türk Ordusuna geniş tedarik imkanları sunarken; OTOKAR, FNSS, NUROL, BAYKAR ve ROKETSAN gibi yeni kuruluşlar da silah üreticisi ve ihracatçısı olarak ortaya çıktı. Yeni projeler ile taarruz helikopterleri, MİLGEM savaş gemileri, yerli denizaltıları Türkiye’de üretilmiş oldu.


Türk Ordusunu Yıpratma Çabaları Başarısız Oldu


2000’li yıllarda savunma sanayisindeki başarılı projeler, yeni bir sürece giren TSK’yı güçlendirdi.
Özellikle 24 Temmuz 2015 tarihi milli savunma açısından önemli kırılma noktalarından biridir.
TSK’nın terör örgütlerinin üstüne gitmesi ve onları hendeklere gömmesi ile başlayan süreç bize
düşmanlarımızı bir kez daha göstermiş oldu. TSK tüm gücü ile terörü ezerken bazı engellenmeler ve ambargolar ile karşı karşıya kaldı. Milli savunmanın önüne ket vurmaya çalışan kökleri Türkiye
dışında olan uzantılar hem cephede hem de cephe gerisinde Mehmetçiği yıpratmaya çalıştı. Cephede Mehmetçiğin kökünü kazımaya başladığı PKK’ya binlerce tır mühimmat yolladı, darbe girişimi ile Türk ordusunu ele geçirmeye çalıştı. Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından durmadı, cephe gerisinde kalemiyle, kürsüsüyle Mehmetçiğin zaferine gölge düşürmeye kalktı. Ergenekon- Balyoz kumpaslarıyla, milli projelerin başındaki ASELSAN mühendislerinin öldürülmesi ile bitiremedikleri Türk Ordusunu bu yöntemlerle bitirmeye çalıştılar. Tüm bu uğraşlar karşısında Türkiye, girdiği vatan mücadelesinde özellikle askerî açıdan büyük başarılara imza attı. Bugün MİLGEM projesi ile üretilen 4 gemimiz Mavi Vatanın yeni koruyucuları olarak düşmana korku salıyor. 120 İHA ve 55 TİHA (taarruz insansız hava aracı) ile gökyüzü kırmızı beyaza boyandı. Türk savunma sanayisi son dönemdeki sayısız yerli proje ile parlayan bir yıldız misali Türk milletine umut oldu.


Türk Savunma sanayisi Yeni Atılımlara Gebe


2019 yılı Türk milleti için Mehmetçik yılı oldu. Türk ordusu gerek sınır ötesinde gerekse
sınırlarımızda yürütülen operasyonların altından başarılarla kalktı. 2000’li yıllarda birçok başarılı
projeyi hayata geçiren savunma sanayisi, yeni projelerle gelecek döneme şimdiden damga vurdu.
2002 yılında 66 projenin %80’ni dışa bağımlı iken bugün %65 yerlilik oranı ile 553 proje hayata
geçiriliyor. Yerli sanayideki başarılı atılımlar proje sayısını 9 kat attırmıştır. Aynı zamanda 2002
yılında devlet tarafından ayırılan 5,5 milyar dolarlık bütçe bugün 8 kat artarak 41,4 milyar dolar
olarak artmıştır. Tüm bu devlet teşvikleriyle birlikte savunma sanayisi her seferinde kendini aşan
projeleri hayata geçirdi. Bugün Türkiye bu başarılı projeler ile savunma sanayisinde çok önemli
atılımlara gebe. İlk zırhlı araç olan Kirpi’lerin ardından artık kendi tanklarını da üretecek. Türk
ordusuna yürüttüğü operasyonlardan sonra konan çeşitli kısıtlamalara ve ambargolara rağmen bugün BMC Holding tarafından tank ihalesi alındı. 2021’de Türk ordusu ilk Türk tankları ile buluşacak. Milli savunma sanayisinde yapılan ve yapılacak olan işler; ordumuzu ve milletimizi dışa bağımlı olmaktan kurtaracak, kendi ayakları üzerinde çağdaş bir millet yaratacak, üst düzey teknolojik atılımları doğuracak ve ekonomik açıdan milleti üretime sokacak. Türk milleti olarak tüm bu işlerin arkasında Mehmetçiğimiz ile birleşeceğiz.


Tank Palet Fabrikası Hakkındaki Gerçekler

BMC Holding’in Tank Palet Fabrikası’nın ihalesini alması ile birçok bilgi karmaşası ile karşı karşıya
geldik. Özellikle BMC Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak üzerinden yapılan saldırılar
ile Tank Palet Fabrikası tartışmasının özünden koparılıp içi boşaltıldı. Avrupa’nın en büyük tank-palet onarım ve modernizasyon fabrikası olan Arifiye’deki fabrikamız hakkındaki bazı iddia ve gerçekleri sizlere sunuyorum:

  1. İddia: Tank Palet Fabrikası Katarlılara satıldı.
    Gerçek: Sakarya’daki 1. Ana Bakım Merkezi olan Tank Palet Fabrikası özelleştirilmemiş ya da
    Katarlılara satılmamıştır. Mülkiyeti hala devlete ait olan fabrika yönetim hakkı en az 50 milyon yatırım yapma şartıyla 25 yıllığına BMC Holding’e kiralanmıştır. Fabrikada yapılacak her işlemin denetimi Millî Savunma Bakanlığı’na bağlıdır. Ethem Sancak, Türk ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için Tank Palet Fabrikası’nın ihalesine girmiştir. Katar ise sadece BMC’nin ortağıdır. Tank Palet Fabrikası Katar’dan Bağımsız olarak yeni kurulan BMC Defence tarafından işletiliyor. Tank Palet Fabrikası ile ilgili yapılacak her şey BMC-Defense ile Millî Savunma Bakanlığı arasında gizlilik ilkesine bağlıdır. Katar’ın karar da ya da projede herhangi bir hakkı yoktur. Katar sadece ortak olduğu BMC Holding’in finans desteğinin de ya da kâr payında hakkı vardır.
  2. İddia: Tank Palet İktidar Yandaşlarına Peşkeş Çekildi
    Gerçek: Tank Palet Fabrikası, askerin ihtiyaçları doğrultusunda yerli firmalara ihaleye açıldı.
    Normalde devlet bir şirkete yatırım yapacak firmalara belli bir miktar para verir ve istediği malzemeyi üretmesini ister. Bu meselede durum farklı. Devlet firmaya para vermeden firmanın fabrikayı üreten konuma getirip tank üretmesini istiyor. Ethem Sancak ise bu ihaleye kâr amacı gütmeden giriyor. Daha önce ihaleye kazanan ve işleten Koç Holding tank başı 17 milyon teklif sunarken; BMC Holding tank başına 12 milyon teklif sunmuştur. Böylece ihaleyi kazanan BMC Holding işin sonunda %10 kar edecek. Bu %10’luk karı da tankın başka bölümlerini yapacak firmalar (ASELSAN, TÜMOSAN vb.) arasında bölüştürülecek. Ethem Sancak bu işe neredeyse karsız girmiş bulunuyor.
  3. İddia: İşçiler işten çıkarıldı.
    Gerçek: Tank Palet Fabrikasının mülkiyeti devlete ait olduğu için fabrikada halihazırda bulunan işçilerin çıkarılması söz konusu değildir. Çalışan bütün içiler Millî Savunma Bakanlığı denetiminde. İhaleyi alan BMC Holding çok kısa sürede yerli tank üretecek ve zamanla yarışacak. Bu noktada daha fazla deneyimli işçiye, donanımlı ustaya ihtiyacı olacak. Yıllardır orada çalışan usta ve işçilerin tecrübesi, yeni alınacak işçilere yol gösterecek.
    2021 Yılı Türk Ordusunu İlk Kez Milli Tankları ile Buluşturacak Sonuç olarak Tank Palet Fabrikası hakkındaki tüm bu iddialar, insanlarımızın gündemine sokularak konunun özünden uzaklaştırmayı amaçlıyor. Peki nedir konunun özü? Aslında bu sorunun çok basit
    bir cevabı var: İlk kez yerli tank yapılacak. BMC Holding tarafından 25 yıllığına işletme hakkı alınan Tank Palet Fabrikası’nda ALTAY Tankları 2021 yılında banttan inecek. Türk ordusu milli tanklarına 2021’de kavuşacak. Bugün Türk ordusu koşullu yardımlarla değil milli savunma sanayi yerli üretimleriyle donanıyor. Tank Palet Fabrikası’na gözü kapalı muhalefet etmek; ilk yerli ALTAY tanklarına, milli savunma sanayisine, Türk ordusuna zarar vermektedir. Bu üretimin merkezinde ise bizzat Türk devleti vardır. Tank Palet Fabrikası’nın bantlarından inecek ALTAY tankları da şimdiden düşmanlarımıza korku salıyor. Türk ordusu uçaklarıyla, kurşunlarıyla YPG/PKK’yı vuruyor; milli gemileriyle Mavi Vatanı koruyor. Tüm bu milli yatırımlarla güçlendirilen Türk ordusu Türkiye’nin birliğini, güvenliğini ve bağımsızlığını koruyor. Gücünü milletinden alıyor hem kendi gururlanıyor hem milleti gururlandırıyor.

Duygu Karabulut
İstanbul İl Başkan Yardımcısı
İstanbul Üniversitesi İktisat

KAYNAKÇA:

  1. Emirkadı, Cem Yiğit. “MODERN DEVLETTE SAVUNMA SANAYİİ VE DIŞ POLİTİKA
    İLİŞKİSİ: 21. YÜZYIL TÜRKİYE ÖRNEĞİ”. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, 2018
  2. Albayrak, Fatih. “SAVUNMA SANAYİİNDE MİLLİLEŞTİRME VE AR-GE
    ÇALIŞMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, 2018
  3. Haber Türk, Türkiye’nin Nabzı 16 Aralık 2019 Programı
  4. https://www.aydinlik.com.tr/iste-turk-savunma-sanayi-nin-2019-karnesi-turkiye-aralik-2019
  5. https://www.ssb.gov.tr/WebSite/contentlist.aspx?PageID=48&LangID=1