52. Sayı Çıktı! Evde Kal Kırmızı Beyaz'sız kalma.

Spor Futboldan İbaret Değil

Bilimden uzak bir spor, ne mevcut bilgi ve beceri birikiminin yeni nesle aktarılması, ne de bu birikime katkıda bulunacak nesiller yetiştirilmesi konusunda işlevini yerine getirebilir.

Spor günümüz dünyasının en önemli ve en eski toplumsal kurumlarından birisidir. İnsan yapısı kurumlar içinde dünya barışıyla kendisini en çok özdeşleştirmiş olanıdır. Spor toplum yaşamına değişik yollardan girmiştir. Bireylerin her zaman ilgisini çekmeyi başarmıştır. Toplumdaki her bireyin değişik beklentilerine, beklentileri oranında cevap vererek toplum yaşamında belli başlı görevler edinmiştir. Kitleleri kendisine bağlayan, onlar için vazgeçilmez zevkler, ihtiyaçlar doğuran bu olgu artık toplumsal bir kurum olduğunu kabul ettirecek noktaya gelmiştir. Spor denilince hep akıllara hep futbol gelmektedir. Ancak futbolun haricinde bireysel ve takım sporları olmak üzere birçok spor dalı vardır.

Sporun yarışmaya yatkın doğası eski zamanlardan günümüze dek insanlar arasında üstünlük mücadelelerine yol açmıştır. Bu mücadeleler insanlar ve toplumlar arasındaki ilişkileri düzenleyici ve geliştirici roller oynamıştır. Spor bir yaşam tarzıdır. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen birçok hastalığı önleyen hatta iyileştiren bir hareketlilik, neşe ve mutluluk kaynağıdır. Günümüzde bütün dünyada en çok kabul gören, önerilen en basit şekliyle yürümek, insan bedeni ve ruhuna iyi gelen en öncelikli sportif yöntemdir. Uzun yaşamanın sırrı gibidir. Spor ister bireysel ister kolektif, kişinin güç, sabır, sürat, dayanıklılık, ustalık gibi özelliklerde yücelmesini de sağlar.

GÜNEY KORE’DEN SONRA TAEKWONDO DALINDA EN BAŞARILI ÜLKEYİZ

Taekvando ilk önce Kore’de ortaya çıkan ve daha sonra uluslararası alanda tanınan bir spordur. El ve ayaklar kullanılarak kendini savunup rakibe atak yapılan bir dövüş sporudur. Eskiden savaşlarda kullanılan gerekli bir dövüş sanatı olarak öğretilen Tekvando, günümüzde savaşta kullanılan bir dövüş sporundan halk sporuna dönüşmüş ve yavaş yavaş kazanma kaybetme odaklı elementler eklenerek spor haline gelmiştir.  

1961 yılında tam teşekküllü bir spor haline ve 1971 yılında Kore Cumhuriyeti’nin milli sporu haline gelmiştir. 1973 yılında Seul’de 1. Dünya Tekvando Şampiyonasının düzenlenmesiyle Tekvando küreselleşmeye başlamıştır. 1980 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) genel kurulu tarafından Olimpik Oyunlar kategorisine kabul edilmiştir. Günümüzde tüm dünyada yaklaşık 100 milyon üyesiyle uluslararası bir spor haline gelmiştir. 

Taekwondo 20. yüzyıla gelene kadar geçirmiş olduğu evrimler sonucunda bu günkü şekline dönüşmüş, 1905 yılında da bir yarışma sporu olarak kabul edilmiştir. Nihayet 1966 yılında Uluslararası Taekwondo Federasyonu kurulmuştur. 208 ülke bu Federasyona üye olup, bugün Taekwondo milyonlarca insanın yaptığı bir spor dalı haline gelmiştir. Taekwondo sporunun ülkemize gelişi de 1960’lı yıllara rastlamaktadır. 1968 yılında resmi olarak Judo Federasyonu bünyesinde faaliyetlerini sürdürmeye başlamış ilk defa 1976 yılına resmi olarak Avrupa Şampiyonasına katılmış ve ülkemiz takım halinde Avrupa ikincisi olmuştur. Katıldığı tüm olimpiyat oyunlarından madalya ile ayrılan Türk Taekwondo’su 2012 yılında Servet Tazegül ile Londra Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanarak zirveye çıkmıştır. 2012 yılında Londra’da gümüş madalya kazanan Nur Tatar ise 2016 yılında Rio Olimpiyat Oyunları’nda bronz madalya elde ederek, üst üste 2 olimpiyat oyununda madalya kazanan ilk Türk kadın sporcu unvanını kazanmıştır. 2019 yılına gelindiğinde ise bu başarı çok daha yukarı çıkarılmıştır. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarına doğru gittiğimiz günlerde, 57 Kilo Bayanlar Kategorisinde Hatice Kübra İlgün, olimpiyatlara kota alan ilk kadın sporcu olmuştur. Son olarak Avrupa Taekwondo Birliği (WTE) tarafından İtalya’nın Bari şehrinde düzenlenen şampiyonada 213 sporcu mücadele etti. Şampiyonanın son gününde kadınlar 67 ve +67 ile erkekler +80 kiloda müsabakalar yapılırken 3 Türk Taekwondo’cu tatamiye çıktı. Kadınlar 67 kiloda Nur Tatar Askari ve +67 kiloda Nafia Kuş bronz madalya elde etti. Kadınlarda takım halinde birinci olan Türkiye, olimpiyat kotasına 6 kota alarak tam kadro kadın takımı ile Tokyo yolcusu olmayı başarmıştır. Bu sonuçlar ışığında Taekwondo dalında liderliği elinden bırakmayan Kore’den sonra ikinci olarak Türkiye gelmektedir. 

İLK DENEMEDE TÜRKİYE REKORU

Komple Atlet Çoklu Branşlar Serisi’nin ilk etabı İstanbul’da tamamlandı. Ataköy Atletizm Salonu’ndaki yarışmada İlkay Aydemir, 4893 puanla erkeklerde U23 heptatlon salon rekorunu 16 puan geliştirmiştir.

Heptatlonda ilk günü 2 bin 602 puanla tamamlayan İlkay, ikinci güne 8.85’lik 60 engelli derecesiyle başladı. Ana branşı olan sırıkla atlamada 4.90 yaparak Komple Atlet dahilinde yapılmış en iyi performansa imza atan İlkay, son yarış olan 1000 metreye rekor kırmak için çıktı. Son yarışta 3:04.89’luk derecenin yeterli olduğu Türkiye rekoru için grafik sergileyen İlkay, 3:03.33 koşarak 632 puan aldı. Yedi branş toplamında 4893 puana ulaşan Aydemir, Yusuf Pehlevan’a ait 4 bin 877 puanlık Türkiye rekorunu yenilemiş oldu. İlkay Aydemir, ilk denemede Türkiye rekoru kırmıştır.

OLİMPİYATLARDA 63 MADALYA GÜREŞ’TE

Türk güreşi olimpiyatlarda Türk sporunun gururu oldu. 1936 olimpiyatlarından bugüne kadar 29 altın, 18 gümüş ve 16 bronz madalya kazanan Türk güreşi, Türk spor adına olimpiyatlarda en çok madalya kazanan branş oldu. 1936 Berlin olimpiyatlarında Grekoromen stilde ilk altın madalyasını Yaşar Erkan ile kazanırken, serbest stilde ise ilk altın 1948 Londra olimpiyatlarında 52-57 kiloda Nasuh Akar’dan gelmiştir.

Yıldız, Genç ve Büyükler (Kadın-Erkek) Dünya Şampiyonalarında ise Ata Sporu Güreş, 170 altın, 163 gümüş ve 234 bronz madalya kazandı. Grekoromen stil Dünya şampiyonalarında ilk altın 1950 yılında Stockholm’de yapılan şampiyonada 87 kiloda Muharrem Candas’tan gelirken, serbest stilde ise altın madalya 1951 yılında Helsinki’de yapılan şampiyonada 52 kiloda mücadele eden Ali Yücel’den gelmişti.

Öte yandan Yasemin Adar 2017 yılında Paris’te yapılan dünya şampiyonasında 75 kiloda altın madalya kazanarak tarihe geçen ilk kadın sporcu unvanını elde etti. Adar, dünya şampiyonaları tarihinde ilk defa altın madalya kazanan ilk Türk kadın sporcu olarak adını Türk spor tarihine altın harflerle yazdırmıştır.

Yıldız, Genç ve Büyükler (Kadın-Erkek) Avrupa Şampiyonalarında ise Türk güreşi 231 altın, 269 gümüş ve 382 olmak üzere toplam 882 madalya kazanarak Türk sporunda kırılması güç bir rekora imza attı. Kadın güreşinde dünya şampiyonaları tarihine adını yazdıran Yasemin Adar 2016 ve 2017 yıllarında altın madalya kazanarak adını bu şampiyonalarda ilk altın madalya alan kadın sporcu olarak tarihe yazdırmayı başardı. 

Türkiye’nin güreş karnesi: 

Avrupa Şampiyonları: 231 Altın, 269 Gümüş, 382 Bronz olmak üzere toplam 882 madalya.

Dünya Şampiyonları: 170 Altın, 163 Gümüş, 234 Bronz ile toplam 547 madalya.

Olimpiyatlar: 29 Altın, 18 Gümüş, 16 Bronz ile toplam 63 madalya

GENEL TOPLAM: 1512 madalya ile dünya sıralamasında 1548 madalya kazanan Rusya’nın ardından 2. sırada yer alıyoruz.

CUMHURİYET MİRASI ESKRİM

Eskrim Milli Takımı ilk kez 1924 Paris Olimpiyatları’na katıldı. 1927’de Grodevsky yönetiminde çalışmalarını geliştiren Fuat, Muhittin ve Naim Bey teknik bilgilerini daha da artırarak 1928 Amsterdam Olimpiyatları’na katıldılar.1931 Balkan Oyunları’nda ise Enver Balkan kılıçta birinci oldu. 1932 yılında ülkemize gelen Rus asıllı Nadovsky 1938 yılına dek Federasyon Antrenörü, 1956 yılına dek ise İstanbul Bölge Antrenörü olarak çalıştı ve çok değerli eskrimciler yetiştirdi. 1936 Berlin Olimpiyatları ise Türk sporu ve eskrimi adına bir dönüm noktası oluşturdu. Çünkü Suat Aşeni ve Prof. Dr. Halet Çambel Hanımlar 1936 Berlin Olimpiyatları’na katılarak, olimpiyatlara giden ilk bayan eskrimcilerimiz olma unvanını kazandı. Bu dönemde Rıdvan Bora, Refet Ülgenalp, Rıza Arseven, Halim Tokmakçıoğlu, Sait Tayla ve Nefi Güven gibi başarılı eskrimcilerimiz yetişti.

2007’den sonra atağa geçen Türk eskrimi 2016 yılında milli eskrimci İrem Karamete ile 93 yıllık tarihi zafere tanık oldu. Prag’da düzenlenen Rio 2016 Olimpiyat Oyunları Avrupa Kalifikasyon (Eleme) Müsabakaları Bayan Flöre kategorisinde Türkiye adına yarışan İrem Karamete, rakiplerine ezici üstünlük sağlayarak 2’nci oldu. Karamete, elde ettiği bu sonuçla, Türk eskrim tarihinde Olimpiyat Oyunlarına kota uygulamasının getirilmesinin ardından katılma başarısını gösteren ilk Türk eskrimci unvanını elde etti. 2016’daki olimpiyatlara katılma başarısının ardından Atalı yönetimindeki Türkiye Eskrim Federasyonu 2017 yılına da tarihi bir başarıyla start verdi. Mart ayında Bulgaristan’ın Filibe ketinde düzenlenen Yıldızlar ve Gençler Avrupa Eskrim Şampiyonası’nda İbrahim Ahmed Acar yıldızlar kategorisinde altın madalya kazanarak tarihimizdeki en önemli başarının altına imza attı.  Toplam 12 bin 215 lisanslı sporcusu bulunan Türkiye Eskrim Federasyonu, 53 ildeki 3 bin 92 faal sporcusuyla “İstikrar ve Atılım” sloganıyla çalışmalarını hızla sürdürmektedir.

SPOR VE BİLİM İLERLEMENİN ANAHTARIDIR 

Spor ve bilim arasındaki ilişkiyi eksersiz bilimi vasıtasıyla net bir biçimde görebiliriz. Konunun temeli ilk olarak biyoloji, kimya, fizik bilimlerinin kurallarına bağlıdır. İnsan vücudunun hareketleri bu bilimlerin kuralları içinde gerçekleştirilir. Örneğin tekvandoda vücut sürekli hareket ettirilir. Her tekniğin maksimum seviyede başarılabilmesi için çaba gösterilir ve organlar aşırı derecede zorlanır. Bu teknikler yapılırken öğrencinin fizyolojik, psikolojik, biyomekanik yapısı dikkate alınmalıdır. Bu konulardaki verimli bilgi öğrencilerin çalışmasında kullanılarak kapasitelerinin daha verimli olarak artması sağlanır. Yani sporcuyu çok çalıştırmak değil, bu kurallar içinde verimli çalıştırmak önemlidir.

Bilimin ışığında yapıldığında tüm dövüş sanatları ya da amatör sporlar insanın aklını da geliştirir. Spor eğitimini yaygınlaştırmak ve bu alanda bir kültür inşa etmek, toplum hayatında en çok gençliği etkileyen uyuşturucu madde kullanımı gibi sosyokültürel saldırılara karşı en etkili mücadele yollarından birisidir. İnsan psikolojisini ne kadar sağlıklı tutarsanız o derecede ilerlersiniz. Sistemin insanları hileye teşvik etme, kendi bedenine yabancılaştırma ve bilimin gerçekliğinden uzaklaştırma girişimlerine karşı bilimsel yaklaşımlara dayanan sporu yaygınlaştırarak cevap verebiliriz.

Ülkemizde bugün spor alanında çok büyük ilerlemeler görülmektedir. Ancak ilerleme olurken, oluşan handikap şudur: Sporcular bilimle fazla buluşamamaktadır. İyi bir sporcu insan anatomisini çok iyi tanımalı ve ilk yardım dersi almalıdır. Spor kulüpleri pazar günü antrenman yapmaz, tatil günüdür. Spor kulüplerinin her pazar sporcuya anatomi ve ilk yardım dersi verme gibi bir zorunluluğu vardır ve vermelidir. Farklı bilim dallarını birleştiren mutlak öğe “değişimdir.”

Bilim, ilgili alandaki değişimi yöneten yasaları keşfetmekle uğraşır. Bu keşifler dünyayı bile değiştirecek sonuçlar çıkarmaktadır. Bilimden uzak bir spor, ne mevcut bilgi ve beceri birikiminin yeni nesle aktarılması, ne de bu birikime katkıda bulunacak nesiller yetiştirilmesi konusunda işlevini yerine getirebilir. Değişimin sansür edilmesi, ülkenin ileriye doğru gelişimini de önler. Bilim dışarı, dayatma içeri değil. Bilimin ve Mustafa Kemal’in ışığı içeri; dayatma, dönmemek üzere dışarı!

Büşra Ezgi Duman 
Pamukkale Üniversitesi Sanat Tarihi